Yazar
ibrahimkoyuncu40@hotmail.com
95 makale bulunmakatadır
+A
-A
Okunma: 1077
Sevgili dostlar bu başlığı özellikle seçtim. JOHN PERKİNS’in bu kitabı ilk çıktığında tüm dünyada fırtınalar koparmıştı.
Bunun için kısaca Bretton Woods sistemi ne demektir açıklamakta fayda görüyorum. Çünkü dünyadaki sistemin ne olduğunu anlamadan doğru yolu bulamayız.
Bretton Woods sistemi, II. Dünya Savaşı sırasında Temmuz 1944'te ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans konferansında ortaya çıkan iktisadi sistemdir.Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen bu anlaşma, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kurulmasına karar vermiştir. Bu kurumlar, 1946'da, yeterli sayıda ülke anlaşmayı imzalayınca faaliyete geçmiştir.
Bu sistemin getirilmesini isteyen ABD'nin önerilerini ünlü ekonomist Harry Dexter White sunmuştur. John Maynard Keynes ise İngiliz ekibinin başındadır. Bu konferansta altına dönüştürülebilen tek para biriminin dolar olmasına, diğer para birimlerinin değerlerinin de dolara göre ayarlanmasına karar verilmiştir. O günden bu yana Dolar Rezerv Para birimidir.
Yani 1944 yılında imzalanan Bretton Wood Anlaşması sayesinde para birimleri altına endekslenmiş ve ABD dolarının altına endeksli bir rezerv para birimi olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bretton Woods Sistemi’ne göre bu sisteme dahil olan ülkeler para birimlerini ABD dolarına endeksleyeceklerdi. ABD doları ise ons başında 35 ABD dolar sabit fiyattan altına endekslenecekti. Üye ülkeler kurlarını yüzde birlik bir bant aralığında tutmak zorundaydılar.
Ancak Altın-Dolar bağı 15 Ağustos 1971’de Başkan Nixon tarafından koparıldı ve o günden bu güne herhangi bir karşılığı olmadan pervasızca dolar basılmaktadır. Yani basılan doların karşılığı Altın yoktur.
Şimdi gelelim yazarın akıl almaz anılarına. Kendisi de bir ekonomik tetikçi olan John Perkins’e göre ekonomik tetikçiler yer küre üzerinde ki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir.
Ekonomik tetikçilerin merkez üssü, Dünya Bankası, IMF, ABD Milletlerarası kalkınma ajansı(USAID) ve diğer yardım kuruluşlarıdır.
Sahte finansal rapor düzenlemekten, hileli seçimler,rüşvet,zorbalık, seks ve cinayete kadar her türlü gayrimeşru yöntemi kullanarak özellikle gelişmekte olan ülkeleri borç yükü altına sokuyorlar. Kullandıkları para birimi tabi ki ABD doları.
Perkins: “Son çözümde, küresel imparatorluk büyük ölçüde, doların dünyada standart para birimi olarak kullanıldığı ve Birleşik Devletler darphanelerinin de bu dolarları basmaya yetkili olduğu gerçeğine dayanır… Ancak bizimkiler normal şartlar değildir. Birleşik devletlerin bastığı paranın arkasında altın desteği yoktur. Aslında dünyanın genelde ekonomimize ve bizi desteklemesi için yarattığımız imparatorluğun gücünü ve kaynaklarına ulaşabilme becerimize olan güveni dışında hiçbir şey tarafından desteklenmemektedir.
Dolar basma imkanımız bile inanılmaz bir güç sağlamaktadır.Bu diğerlerinin yanında , hiçbir zaman ödenmeyecek borçlar vermeye devam edebileceğimiz ve kendimizin de yüklü miktarlarda borcun altına girebileceğimiz anlamına gelir.2003 yılının başında Birleşik devletlerin milli borcu 6 trilyon doları geçmiş ( Bu günlerde 22 trilyon dolar) ve yıl sonunda 7 trilyon dolara- Amerikan vatandaşı başına kabaca 24.000 dolara ulaşması bekleniyor”. Günümüzde ise fert başına düşen borç 45.000 dolar olup giderek artmaktadır.
Sonuçta ABD yönetimi parayı, her ne kadar sınırsız olmasa da ekonomik bir silah olarak kullanabilmektedir. Günümüzde olup bitenlerde , ticaret savaşı, kur savaşı nihayetinde REZERV PARA savaşıdır. ABD’nin üstünlüğü de buradan kaynaklanmaktadır.Petrolünü Dolar yerine Euro satacağım diyen Saddam ve Ülkesinin hali ortadadır.
JEAN ZIEGLER, “Utanç İmparatorluğu” isimli Kitabında aynen: “ IMF Ülkenin borcunu ödeyememe durumu belirince , gırtlak iyice sıkılmaya başlanır. Alacaklılar baskı yaparlar. Washington’dan IMF’nın kabadayıları gelir. Ülkenin ekonomik durumunu inceleyip bir Letterof İntent( niyet mektubu ) yazarlar. Gırtlağı sıkılan ülkenin hükümeti “özgürce” bir ilmek daha sıkılmasını kabul eder.
Bütçeden yeni kesintiler mi yapmak lazım? Nereden kesilecek?
Ordunun, gizli servislerin, polisin bütçesinden asla olmaz. Yabancı yatırımcının güvenliğini garanti altına almak için bu kurumlar esastır. Ordu, ajanlar ve polisler, tehdit nereden gelirse gelsin, leşçi kozmokratları ve kurumlarını her zaman korumak zorundadırlar. IMF vergilendirmeye de asla dokunmaz. Dolaylı vergiler diye öncelikle tüketimden alınanlar , tamam… Zaten bunlar önce yoksulu vurmazlar mı? Ama kademeli olarak artan bir gelir vergisi ( veya servet vergisi) ne çılgınlık! IMF’nin görevi ulusal gelirin yeniden dağılımına yardımcı olmak değil. O , vidaları daha sıkıştırmak, gırtlakları daha sıkmak ve bu yolla borç taksitlerinin düzenli olarak ödenmesini sağlamak için kurulmuş. Ödeyememe tehlikesi göründüğünde borçlu ülke ( IMF zorlamasıyla) devlet bütçesindeki giderleri kısmak zorundadır. Bunun ucu kime dokunur? Elbette önce dar bütçelilere.
Üçüncü dünya halklarının dış borçlarının tümünün iptalinin , sanayileşmiş devletlerin ekonomilerine ve orada yaşayanların refahına pratikte hiçbir etkisi olmaz. Zenginler çok zengin kalırlar ama yoksullar biraz daha az yoksul olurlar. Borç ödemek boyun eğmenin göze görünür yüzüdür.
Köle, IMF’nin niyet mektubu ya da bir yapısal düzeltme planını kabul ettiğinde diz çöker. Oysa, ayaktaki köle , her ne kadar elleri ayakları , boynu ağır ve paslı zincirlerle bağlı olsa da yine de tehlikeli sayılır.
Ekonomik az gelişmişlik, kurbanlarını umutsuz bir yaşama hapsediyor, çünkü bu hapis sürüp gidiyor. Ömür boyu mahkum olmuş gibi hissediyorlar kendilerini. Kaçış imkansız görünüyor. Yoksulluğun parmaklıkları daha iyi bir yaşama kavuşmalarının önünü tıkamış ve daha da acısı çocuklarının da. “
Yine John Perkins’e bırakalım sözü; “Dünya Bankası Gerçekte bir Dünya Bankası mıdır? Dünya bankası gerçekte “ dünya bankası değil” ABD’nin bankasıdır. Tıpkı onun en yakın çalışma arkadaşı konumunda olan kardeş kuruluşu IMF gibi.Yönetim kurullarındaki yirmi dört yöneticiden sekizi birer ülkenin temsilcisidir. ABD,Japonya, Almanya, Fransa,Britanya, Suudi Arabistan Çin ve Rusya. Öteki 184 üye ülke geri kalan 16 yönetici tarafından temsil edilir. Bileşik Devletler, IMF’de belirleyici oyun %17’sini, Dünya Bankası’ndaysa %16’sını elinde bulundurur;Onu IMF’deki yaklaşık %6 ve Dünya Bankası’ndaki %8 oyla Japonya izler. Bileşik Devletler ayrıca kararları veto etme yetkisine sahiptir ve Dünya Bankası Başkanını da ABD başkanı atar.”
Bugün üçüncü dünya ülkelerinin niye geri kaldıklarını( geri bırakıldığını), Turuncu, kadife devrimleri, darbeleri, Arap baharını, demokrasi olmayan ülkelere demokrasi götürülmesini! siyasi cinayetleri, sebebi bilinmeyen uçak kazalarını,herhangi bir ülkede herhangi bir sebeple başlayan( başlatılan) sokak eylemlerini anlamak istiyorsak dünyadaki bu sitemi iyi bilmemiz gerekmektedir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...
|
Sayfalar
DUYURULAR
ARŞİV
Günlük Gazeteler