Kafkas İslam ordusu nihayet 15 Eylül 1918’de  Almanlara rağmen Bakü’yü Ermeni ve Sovyet Ruslardan kurtarır. Hüsamettin  Tuğaç, Bakü’yü fetheden  3. Kafkas Ordusunun  12.332 neferden oluştuğunu kaydeder. Bakü’nün kurtarılması üzerine Enver Paşa Türk kumandanlığına biri resmi , diğeri gayri resmi olmak üzer iki telgraf çeker O GÜNLERİ YAŞAYAN YÜZBAŞI   SELAHATTİN YURTOĞLU, bizzat tanığı olduğu olayı şöyle nakleder: “O gece Bakü Işıklarını yakmış adeta bizi bekliyordu.15 Eylül 1918 sabahı birlikler düzenli bir şekilde girerek Bakü’yü işgal ettik.(…)Yol tahrip edildiği için Alman Süvarileri  gelememiş Bakü’de alınmıştı.Durum Başkumandanlığa bildirildi.  Gece yarısı Başkumandanlıktan Halil Paşa’ya şu emir geldi:
“Bakü Ruslara verilecek, petrolünü Almanlar alacaktı.  Neden oraya taarruza lüzum gördünüz? Niye bunu Başkumandanlığa haber vermediniz. Sizin yeriniz Kars’tır. Bakü’de ne işiniz vardır? Derhal Kars’a dönünüz ve bir daha  Başkumandanlıktan haber almadan böyle işlere kalkışmayınız.”
Bu emir harbiye  nezareti telgraf hanesinden geliyordu.Aradan üç saat geçtikten sonra Enver Paşa, kendi evindeki telgraf hanesinden  şu telgrafı çekiyordu:
“ Büyük Turan İmparatorluğunun  Hazar kenarındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin  zaptı haberini  en büyük meserretle( sevinçle)  karşılarım.  Türk ve İslam Tarihi sizin bu  hizmetinizi  unutmayacaktır. Gazilerimizin gözlerinden  öper, şehitlerimize Fatihalar ithaf ederim.”
            Görülüyordu ki , birinci şifre  Alman İmparatorluğu müttefiki  Osmanlı Devleti’nin Başkumandanlığı tarafından, ikincisi Türk Enver Paşa’dan geliyordu.O gün hepimiz hayatımızın en mutlu günlerinden birini yaşadık. Ve ertesi günün sabahı Bakü’ye gireceğimiz hülyasıyla yataklarımıza uzandık.
Benim Türk ruhumun sevinçle çıldırdığı günlerden biriydi o gün…”
                 SELAHATTİN SELEK,  Enver Paşa’nın Kafkasya sınırında kurduğu  3.ve 9. Ordular hakkında şöyle der: “ Enver Paşa’nın doğuda 1918 yazının  her iki ay içinde  çabucak ve kusursuz olarak  kurduğu  4 tümenli  3. Ordu ile 6 tümenli 9. Ordunun  güney cephesindeki bozguna  bir faydası olmadı. Fakat bu ordular  milli mücadelede işe yarayacaktı. Mütarekeden sonra  3. Ve 9. Orduların bazı  tümenleri İstanbul’a ve Trakya’ya nakledilmiş  iki ordunun geri kalan 4 tümeni birleştirilerek 15. Kolordu kurulmuştu. Milli mücadelenin başlangıcında  Türk Ordusunun  dayanacak tek  kuvveti  ileride görüleceği üzere  Kazım Karabekir paşanın  kumandasında bu kolordu olacaktı”.
                           Kazım Karabekir Paşa, 3 Mayıs 1919’da  15.Kolordunun Komutanlığını alır ve Kazım Karabekir’le birlikte bu kolordu, TBMM hükümetinin  en büyük dayanağını teşkil eder.
                           Birinci Dünya Savaşı Bitince Enver Paşa diğer arkadaşları ile yurtdışına çıkar. Ama durmaz. Amacı Türkistan’daki Türkleri ve  tüm Müslümanları emperyalizmin pençesinden kurtarıp bağımsızlığa kavuşturmaktır.Daha Önce,Türkistan’daki durumu  incelemek üzere Kuşçubaşı Eşref bey’in kardeşi olan Selim Sami( Hacı Sami)’yi Türkistan’a göndermiştir.
                            Hacı Sami Kuşçubaşı’ndan ( Selim Sami) gelen mektupta, buralardaki  dağınıklık ve  iç düşmanlıklara da  işaret edilerek bir şey yapabilmenin  yani,  bunları toparlayıp  bir milli mücadele yürütmenin  imkansız olduğu anlatılıyordu.  Bu durum Enver Paşa’nın kararını değiştirmez  ve  Hacı Sami’ye,  ebediyen her  Türk Çocuğunun  hafızasında taşıması gereken şu müthiş cevabı verir:
                           “Yazdıkların doğrudur. Ancak, Türkistan ile Osmanlı Türklüğü arasındaki  bağ uzun yıllardır kopmuştur. Eğer ben,  Osmanlı Ordularının başkumandanı ve Damad-ı Hazret-i Şehriyari olarak gelir ve  TÜRKİSTAN’IN İSTİKLALİ DAVASI UĞRUNA  ÖLÜRSEM,  BU KÖPRÜYÜ KURMUŞ OLURUZ.”
                          Bu cevap tam Enverliktir ve tarihte ondan başkasına da hem söyleyip , hem gerçekleştirmek  nasip olmamıştır…