Yazar
dilarasultandogan@gmail.com
9 makale bulunmakatadır
+A
-A
Okunma: 684
Kendini geri çekiyordu. Cevabını bildiği sorular soruyordu. Onay ve kabul bekliyordu. Hallerinde abartılık sergiliyordu. Dikkat çekmeye çalışıyordu. Olmadan görünüyor, inanmadan uyguluyor, gizemsizce açık ediyordu. Değerinden düşürüyordu. Oysaki meyve kabuğuyla, hayvan yırtıcılığıyla, eşya kılıfıyla korunduğu gibi insan da her şeyinin bilinmemesiyle korunurdu. Kötü göz, anlayışsız göz, basiretsiz göz… Her şey karmaydı dünyada. Korunmak lazımdı. Bunun içinde seçmek… Kötü insan yerine iyi insanı, kötü yol yerine iyi yolu, kötü göz yerine iyi gözü… Biz de böyle korunuyorduk işte. Aklederek, fikrederek, seçerek, eleyerek, taraf olarak.
Peki mecbursak kötü bakışlı, anlayışsız insanlarla bir arada olmaya? O zaman neyi seçecektik? Seçenekler neydi ki? Öncelikle tok bir ses tonu takınacaktık. Duygu alışverişine girmeyecek, kısa cevaplar verecektik. Ya da ha bire anlat dur. Sen anlatacaksın karşındaki senin anlattığını değil anlamak istediğini anlayacak. Duyguların karşılık bulmayacak. İçinde bir huzursuzluk hissedeceksin. Cümlelerin boşa gidecek, duyguların boşa gidecek, zamanın boşa gidecek. Hangisi karlı? İşte seçenekler. Seçim senin. Hayat kısa. Anlamlı yaşamalıydı. Bir dakikası bile boşa gitmemeliydi, israf olmamalıydı. Herkese değeri kadar değer biçmek gerekirdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...
|
Sayfalar
DUYURULAR
ARŞİV
Günlük Gazeteler